Beslenme Bozuklukları
Azot (N) :
Azot noksanlığında, yaprak rengi önce açık yeşil, daha sonra sarı olur. Genç sürgünler, yaprak ve salkım sapları pembeleşir veya kızarır. Sürgün büyümesi azalır. Açık kahverengi adacıklar şeklindeki ölü doku, yaprakta ana damarlar arasında görülür. Taneler küçük kalabilir, yapraklardan meyvelere azot taşınası olmadığından salkımlardaki renk değişimi de karakteristiktir. Uzun süren soğuk ve nemli havanın yarattığı nekrozlar ile mekanik zararlanmalar ve kök zararlılarının neden olduğu simptomlar azot noksanlığı ile karıştırmamalıdır.
Azot fazlalığında sürgünler aşırı uzar ve genişler, yapraklar koyu yeşil, ince ve bazen de kaşık şeklini alır. Ancak bağ, aşırı azota toleranslıdır (Şekil 64).
Şekil 64. Asmada azot noksanlığı ve fazlalığı
Fosfor (P) :
Fosfor noksanlığı sık rastlanmayan bir beslenme bozukluğudur. Noksanlığında sürgün ve kök büyümesi azalır, yapraklar küçük ve koyu yeşildir. Şiddetli noksanlıklarda ise yapraklar kızarır, noktalar şeklinde lekeler görülür.
Fosfor fazlalığı ise çinko ve demir noksanlıklarında söz konusu olur.
Potasyum (K) :
Potasyum noksanlığında, büyüme mevsiminin başlangıcında yaprakta bir renk açılması, yaprak kenarlarında pek az sayıda nekrotik lekeler oluşur. Kuru havanın devamlılığına bağlı olarak nekrotik lekelerin sayısı, büyüklükleri, şekilleri değişerek artar. Yaprak kenarları yukarı veya aşağı kıvrılır. Yaz sonunda yaşlı yaprakların rengi mor, kahverengiden koyu kahverengiye döner (kara yaprak). Özellikle kuru mevsimlerde bu noksanlığa sık rastlanır (Şekil 65 ve 66).
Şekil 65. Salkımda potasyum noksanlığı Şekil 66. Yapraklarda potasyum noksanlığı.
Bitkilerde potasyum noksanlığı kumlu, hafif tekstürlü topraklar üzerinde yetiştirilen bitkiler daha çok
görülür. Potasyum noksanlığı bitkilerde hemen görülebilir simptomlar çıkarmaz. Önce büyüme oranında bir gerileme olur, ancak daha sonra kloroz ve nekrozlar görülür. Potasyum noksanlığı simptomları genelde önce yaşlı yapraklarda görülür. Çünkü noksanlık durumunda yeni oluşan genç yapraklar yaşlı yapraklardan potasyum desteği yapılmaktadır. Noksanlık belirtileri birçok bitkide önce yaprak kenarlarında ve uçlarında görülmeye başlar. Yaprak kenarları önce sararır, daha sonra bu kısımlarda renk koyu kahverengine döner. Bitkilerde potasyum noksanlığının çok şiddetli
olması halinde bu kısımlar siyaha döner, ölür; kuruyarak dökülür. Özellikle meyve ağaçlarında yok tipik olarak görülen noksanlık belirtilerinde, yaprak kenarlarının anlatılan şekilde renk değişikliği gösterip ölmesine karşın, yaprağın geri kalan kısmı uzunca bir sure normal yeşil rengini ve görüntüsünü koruyabilmektedir. Bazı bitki türlerinde, örneğin üçgüllerde potasyum noksanlığı simptomları yaprak kenarlarında görülmeyip, yaprak üzerinde düzgün olmayan bir şekilde dağılmış nekrotik lekeler şeklinde görülür.
Bazı virutik hastalıklarla kuraklık gibi elverişsiz iklim koşullan da yukarıda
anlatılan simptomlara benzer simptomlar yaratabilmektedir. Bu durumda simptomun
potasyum noksanlığından ileri gelip gelmediğini anlamak için yaprak analizlerine
başvurulabilir.
Potasyum noksanlığı çeken bitkilerde turgor basıncı düşer ve su stresi olunca
bitkiler gevşek dokulu bir hal alırlar. Kuraklığa ve dona karşı dayanıklılık
zayıflar. Aynı şekilde hastalık etmenlerine ve tuzlu toprak koşullarına karşı
bitkiler çok daha duyarlı olurlar. Bitki dokularında ve hücre organellerinde
anormal gelişmeler görülür. Bitkide ksilem ve floem dokuların oluşumu geriler.
Dokularda ligninleşme azalır. Bunun sonucu olarak potasyum noksanlığında gövde
zayıflar.
Potasyum bitkilerde birçok kalite unsurunu etkileyen bir besin elementidir. Bu
nedenle bitkilerde potasyum
noksanlığı
bitkinin özelliğine göre çeşitli kalite bozulmalarına yol açar. Özellikle sebze,
meyve, tütün ve lif bitkilerinde potasyum noksanlığı kalite özelliklerini çok
olumsuz etkiler.
Domateste potasyum noksanlığında yapraklar genelde koyu yeşil renkli olup yaşlı
yapraklar griye çalan yeşil renktedir. Yaşlı yapraklarda beyazımsı açık sarı
noktalar halinde nekrozlar oluşur. Gövde ince, zayıf ve noksanlığın şiddetli
olduğu durumlarda pek çok tarla domateslerinde ise daha az görülen lekeli
olgunluk (blotchy ripening) potasyum noksanlığı ile ilgili bulunmakta ve
potasyum uygulaması ile giderilmekte veya azaltılabilmektedir. Lekeli olgunluk (blotchy
ripening) probleminin potasyum yetersizliği yanında, magnezyum yetersizliği ve
kalsiyum fazlalığı ile ilgisi olduğu konusunda görüşler bulunmaktadır.
Yapraklarda ve meyvede (K+Mg) / Ca oranı
büyüdükçe lekeli
olgunluğun azaldığını tespit etmişlerdir. Lekeli olgunluk (blotchy ripening)
probleminin görülme sıklığının domates çeşidi ile de yakından ilgisi
bulunmaktadır.
Hıyar bitkisinde potasyum noksanlığında yapraklar damarlar civarında mavimsi
yeşil renkte, yaprak kenarları ise bronza kayan renk değişimleri vardır. Genç
yapraklar dalgalı bir hal alırlar. Nekrozlu yapraklar sarımsı kahve ve
kahverengine döner ve kenarlardan başlayarak kuruma görülür. Meyve yumuşak ve
gövde tarafı ince olur.
Marul bitkisinde yapraklar koyu yeşil ve bazen benekli olur. Yaşlı yaprakların
uçlarından başlayarak yayılan
lekeler şeklinde
kloroz görülür. Antosiyan kapsamı yüksek olan çeşitlerin yaprak kenarları ve
uçlarında renk morumsu kahveye döner. Bitki küçük ve gevşek olur, göbek doldurma
zayıf olur.
Soğanda yaşlı yapraklar orta derecede klorozludur, solgunluk görülür ve erken
ölürler. Bas oluşumu zayıf ve kalitesi düşük olur.
Pancar bitkisinde potasyum noksanlığında yapraklar mavimsi yeşil renkli ve aşağı
doğru kıvrık olurlar. Damar aralarında sarıdan kırmızımsı kahveye kadar değişen
tonlarda renk açılmaları olur. Renk değişiklikleri yaşlı yapraklardan ve yaprak
kenarlarından başlayarak ilerler sonunda yapraklar solar ve ölürler.
Patateste yapraklar koyu yeşil üzerinde metalik bronz renklidir. Bitki bodur ve
çalımsı bir görüntü hal alır. Yaşlı yaprakların kenarlarında renk alır. Yaprak
ayasında başlangıç da toplu iğne başı büyüklüğünde, kahve renkli lekeler
görülür, bu lekeler daha sonra büyüyerek yaprak yüzeyini kaplar. Yapraklarda
kıvrılmalar görülür. Patates yumrularının üzerinde siyah noktalar oluşur.
Potasyum noksanlığı yumrunun iç kısmında da kahverengileşmeye neden
olabilmektedir, ancak bunu bor noksanlığından ileri gelen ve kahverengi öz
denilen problemle karıştırmamaya dikkat edilmelidir. Potasyum eksikliği patates
yumrusunda kuru madde ve nişasta miktarının azalmasına neden olduğu gibi, aynıca
potas eksikliği olan yumrularda kesildikten som-a, bir saat gibi kısa bir sure
içinde
kararma
başlamasına karşılık, potasyum beslenmesi tam olan bitkilerin yumrularında iki
gün sonra dahi böyle bir durum görülmez.
Mısır bitkisinde potasyum eksikliği boğum aralarının kısalarak bitkinin bodur
kalmasına neden olur ve ince bir gövde oluşur. Yaşlı yaprakların uç ve
kenarlarında kloroz ve kuruma görülür. Kloroz zamanla yaprak içlerine ilerler.
Koçanların uç kısımlarında gelişmenin zayıf olduğu dikkati çeker.
Pamuk bitkisinde potasyum eksikliği yaprak kenarlarında ve damar aralarında
sarımsı yeşil lekelerle kendini belli etmeğe başlar. Bu bölgelerdeki hücreler
olur ve yaprak sarımsı kahve, kırmızımsı kahve renkli bir görüntü alır. Yaprak
kenarları ve uçları aşağı
yukarı kıvrılır.
Erken yaprak dökümü görülür. Kozalarda gayri muntazam bir oluşum görülür ve
olgunlaşmadan dökülme olur. Lif kalitesi de olumsuz etkilenir. Normal olarak
potasyum eksikliği yaşlı yapraklarda görülmesine karşılık, bazen genç
yapraklarda da rastlanmaktadır.
Elma yapraklarının kenarlarında esmer ve kahve renkli kloroz oluşur ve bu
bölgeler kurur. Buna karşılık yapraklar bu haliyle ağaç üzerinde çok uzun süre
kalabilirler. Meyveler küçük ve soluk, kalın kabuklu olurlar. Seker miktarı az
ve tadı ekşi olur.
Armut yaprakların sarımsı yeşil renkli olur ve tipik bir şekilde kıvrılma
gösterirler. Yaprak kenarlarında potas
noksanlığının tipik belirtisi olan nekrozlar oluşur.
Kiraz, kaysı ve şeftali gibi taş çekirdekli meyve ağaçlarında potas noksanlığı
yapraklarda kıvrılma ve kırmızımsı kahve lekelerle beliren simptomlara neden
olur. Sürgün uçlarında ölme, zayıf çiçek ölçümü ve normalden küçük meyveler
olur.
Narenciye çeşitlerinde yaprak kenarlarında sarımsı kahve renkli nekrozlar
oluşur, geriye doğru kıvrılma ve olgunlaşmadan dökülme görülür. Meyveler
normalden küçük, ince kabuklu ve asidik olurlar
Asma yapraklarında da yaprak kenarlarında sararma ve kahverengileşme görülür.
Çiçeklenme zayıf meyve tutumu az ve meyveler ekşi olurlar.
Burada değinilmeyen diğer bitki türlerinde de potas noksanlığı genelde tarif
edilene benzer simptomlarla kendini belli eder.
Mağnezyum (Mg) :
Mağnezyum noksanlığı; ilkbaharda, küçük, kahverengi-yeşil lekelerin yaprak kenarlarında ve damarlar arasında görülmesiyle başlar. Sonra bu lekeler yaprak kenarına paralel,eliptik veya oval nekrozlar şeklinde birleşip bütünleşirler. Mevsim ilerledikçe damarlar arası dokuda renk açılmaları görülür (Şekil 67).
Şekil 67. Yaprakta mağnezyum noksanlığı.
Kalsiyum (Ca) :
Kalsiyum noksanlığında, yaprak kenarlarında dar bir nekrotik alan görülür. Bu nekrotik alan zamanla yaprak sapına doğru ilerler. Yeni büyüyen salkımlar uçtan kurumaya başlar.
Demir (Fe) :
Demir noksanlığında, ince damarların aralarındaki klorofil kaybı yaprak kenarlarından başlar, damar aralarında devam eder. Yapraklar kuruyup dökülebilirler. Verimin azalması söz konusudur (Şekil 68).
Şekil 68. Asmada demir noksanlığı.
Manganez (Mn) :
Manganez noksanlığı yaz başlangıcında alt sürgünlerin yapraklarının renklerinin açılması, daha sonra da damarlar arasında küçük, sarı lekelerin görülmesiyle başlar. Lekeler, mozaik benzeri bir desendedir ve en küçük damarlar ile sınırlıdırlar. Bu belirtiler güneş gören yapraklarda, görmeyenlere oranla daha belirgindirler. Yapraklarda deformasyon olmaz. Sürgünlerin, yaprakların, salkımın büyümesi etkilenir (Şekil 69).
Şekil 69. Yaprakta manganez noksanlığı.
Çinko (Zn) :
Çinko noksanlığında ilk belirti, küçük yaprakların kenarlarında keskin dişlerin görülmesidir. Yapraklar asimetriktir, yaprağın bir yanı diğerinden daha büyüktür. Damar araları açık yeşilden sarıya döner, kırmızı ve siyah çeşitlerde ise kızarır. Klorotik alanlar, sonradan nekrotik alanlara dönüşür. Salkımlarda taneler gevşek ve küçüktür. Bu durum verimi azaltır (Şekil 70 ve 71).
Şekil 70. Yaprakta çinko noksanlığı. | Şekil 71. Salkımda çinko noksanlığı(Solda: Sağlıklı; Sağda: Çinko noksanlığı gösteren salkım). | Şekil 72. Sürgünde bor noksanlığı. |
TURUNÇGİLLERDE ÇİNKO EKSİKLİĞİ
Hastalık Tanımı
: Fizyolojik bir hastalık olup genellikle kumlu, çakıllı, az nemli topraklarda çinko miktarının yeterince olmamasından ileri gelmektedir. Ayrıca yüksek asitli, ağır ve killi, fazla sulanan bahçelerde de görülmektedir. Yaşayış : Çinko noksanlığında; olgun yapraklarda, yaprağın orta ve yan damarları boyunca ve onların etrafında kuşak şeklinde yeşil bir renk görülür. Bu yeşil kısımların etrafı açık renklidir. Hastalık ilerledikçe bu kısımlar daha da açılır, sarıya hatta beyaza doğru renk değiştirir. Yaprakların şekilleri de değişir; küçük, dar sivri uçlu olurlar, rozetleşmeler görülür. Hastalığın ileri devrelerinde sürgünler ve küçük dallar vaktinden önce ölürler. Kültürel Önlemler : Hasta ağaçlarda meyveler küçük, kalın kabuklu, sularını yitirmiş bir durumdadırlar. Buna bağlı olarak verim de düşer. 1. Toprak ve iklim koşullarının uygun olmadığı yerlerde turunçgil plantasyonu kurulmamalıdır. 2. Dikim, sulama, gübreleme ve toprak işleme tekniğine uygun olarak yapılmalıdır. 3. Turunçgil ağaçları iyi bir bakım ile sağlıklı tutulmalıdır. 4. Kimyasal mücadele : Uygulamalar yaprak ve toprak analizlerine göre yapılır. püskürtme yoluyla çinko sülfat uygulanacak ise; %0.5 eriyiğinin yapraklarda herhangi bir yakma yapmaması için çinko miktarının yarısı kadar kireç(100 litre suya 500 g çinko sülfat + 250 g sönmemiş kireç) karıştırılmalıdır. |
Bor (B) :
İlk belirtiler, çiçek öncesinde sürgün ucuna yakın sülüklerin renk ve şekillerinin bozulması, nekrotik bir hal alıp kurumalarıdır. Çiçek salkımları ölür. Hızlı büyüme sezonunda başlangıçta sürgün büyümesinde bir artış gözlenirken kısa süre sonra büyüme durur. Bazılarının özlerinin nekrotik hal aldığı görülür. Yaprak sapları kısa, kalındır, üzerlerinde bazen uzunlamasına lezyonlar veya nekrotik oyuklar görülür. Mevsimin ilerlemesiyle, bor noksanlığı gösteren tomurcuklar kısa, çalımsı, steril sürgünler oluşturur. Bu durumda meydana gelen üzüm salkımları ve üzümlerin de gelişmesi etkilenir. Küçük, basık, çekirdeksiz taneler oluşur. Bazen meyve eti kahverengileşir. Asmanın kökleri kısalır, kalınlaşır, uzunlamasına yarıklar görülür. Bor noksanlığı asmanın büyümesini ve verimini önemli derecede etkiler.
Aşırı borun bulunduğu durumlarda asmanın kökleri etkilenir. Genç yaprakların şekil-leri bozulur, yaşlı yaprakların uçlarında nekrozlar görülür. Ana sürgünlerin uç büyümeleri azalır. Böyle sürgünlerin ürünleri de zayıf ve kalitesiz olur (Şekil 72, 73, 74 ve 75).
Şekil 73. Yaprakta bor noksanlığı | Şekil 74. Salkımda bor noksanlığı. | Şekil 75. Yaprakta bor noksanlığı. |
Mücadelesi :
Asmaların dengeli beslenmeleri ve gizli kalmış noksanlıklarının belirlenmesi için, yaprak ve toprak analizlerinin yaptırılması gerekir.
Şekil 64. Asmada azot noksanlığı ve fazlalığı. | Şekil 65. Salkımda potasyum noksanlığı | Şekil 66. Yapraklarda potasyum noksanlığı. |
Şekil 67. Yaprakta mağnezyum noksanlığı. | Şekil 68. Asmada demir noksanlığı. | Şekil 69. Yaprakta manganez noksanlığı. |
Şekil 70. Yaprakta çinko noksanlığı. | Şekil 71. Salkımda çinko noksanlığı(Solda: Sağlıklı; Sağda: Çinko noksanlığı gösteren salkım). | Şekil 72. Sürgünde bor noksanlığı. |